Kişisel gelişim kitaplarının bende çok ayrı bir yeri var. Fakat tam birkaç kitap seçip kasaya yönelsem sıra bana gelmek üzereyken durduruyorum kendimi, kasiyerle göz temasımı kesip, sanki sol tarafta dünyanın en mükemmel kitap ayracını görmüşüm gibi bir ustalıkla yapıyorum bunu. Biliyorum, septik bir davranış. Ama bir sebebim var. Kişisel gelişim kitaplarıyla hayattan beklentim çok yükseliyor, o yüzden durduruyorum kendimi tam alacakken. Evet hayattan beklentimin zaten yüksek olması lazım ama bizim kontrolümüzde olmayan o kadar çok olay var ki. Kişisel gelişimin en büyük handikapı vazgeçmeyi öğretmiyor oluşu. Atladığı olay bu bence, yokluğuna tahammül edemeyeceğiniz hiçbir şeyin varlığını da sindiremezsiniz. Bir şeyi istiyorsak tüm evren bunu oldurmak için çalışıyor sanıyoruz. Aslında tam da Totem ve Tabu’da (Freud) anlatıldığı gibi, bu tarz inançlara tutunuyoruz, çünkü içten içe bazı oluşlarda söz hakkımızın olmadığını bildiğimiz için, belki yeterince inanırsak bir ihtimal oldurabiliriz diye hissediyoruz… Bence asıl bilgelik düşünce gücüyle evrene bir şeyler yaptırabilmek değil, vazgeçebilmek. Sadık değilse dostundan, eğer mutlu gitmiyorsan işinden, gün içinde kendini için sıkılırken buluyorsan da rutinlerinden vazgeçebilmek.. Büyürken bana öğretilen ya da öğrenmek zorunda kaldığım en değerli şeydi sanırım bu. Kişisel gelişimin yüzde doksan dokuzu bunu göstermiyor işte. Mutluluğa giderken elde etmemiz gerekenleri çekmeye o kadar odaklanıyoruz ki.. Fakat acaba istediğimiz kaç şeyi gerçekten istiyoruz, kaçı sadece hırs, kaçı sadece çevremize gösteriş yapma araçlarımız ve en önemlisi kaçı kimliğimizdeki boşlukları dolduracağı yanılsamasına kapıldığımız ağrı kesiciler? Borderline Kişilik Bozukluğu bunun en uç örneği olsa da en güzel kanıtı değil mi en yücelttiğimiz commoditylerin/insanların onlara ağrı kesici vasfı vermeye devam edersek önünde sonunda değerini yitireceklerinin ve onlara aslında en büyük zararı bizim verdiğimizin.
Son üç aydır neyi istediğimi o kadar çok düşünüyorum ki, bana iyi gelen insanlara bu konuyu çok açtım. Tam istediğim gibi bir cevap alamadım. Onlar, her zaman bir şeyler dilememden yanalar. Evet dileyecek dilekler bulurum, peki ya kalbimden geçerek istediğim şeylerin sayısı dileklerime kıyasla ya çok azsa? Tabi bir de neyi neden istediğime de kafa yorunca, manifestation’dan Jung’a evriliyor süreç. Kısacası neyi dilediğime dikkat etmeye çalışıyorum, çünkü her yeni dilek bir eksiyle geliyor mutlaka, hayatın matematiği bu. Ve bunu en güzel DeMartini anlatıyor. Aslında Demartini okurken de kendisine çok kızdım , benim dalgalı iç dünyamı kötülemesine darıldım ve esas olanın denge olduğundan bahsetmesini de sıkıcı buldum 🙂 Şimdi bir aydır üzerine düşünüyorum ve maalesef ki hak veriyorum.Hayatta hiçbir şey çok mükemmel olmuyor ve olmayacak. Obsesiflik derecesinde mükemmelliyetçiler için hazmedilmesi çok zor bir gerçek. Ve illa bir şeyleri düzeltmek için kişisel gelişim okuduğumuzda da hayatı tamamlanması gereken KPI’lara bölmeye başlıyoruz. Evet her zaman mutlu olamayız belki ama her zaman neşeli olabiliriz, o yüzden de dengede kalmayı kuş bakışı dünyayı seyredip peşin hükümler vermekle karıştırmamak lazım, bunu da çok yapıyoruz açıkçası… Mutluluk seçim değil ama neşeli olmak bir mizaç olduğu için tamamen iradeye bağlı bir seçim. Geçenlerde çok birine ileride katılmak istediğim bir yarışı anlatıyordum, ama muhtemelen asla katılmam dedim. En kötü ne olur diye sordu. En kötü düşerim, tabi bunun yanında rezil olurum, sonra muhtemelen herkesin tek gündeminin benim düşüşüm olduğuna inanırım, beni hastaneye götürürsünüz, e sonra da teselli etmek için yemek ısmarlarsınız, Advent’e de bir hafta ara veririm dedim- gülerek. E o zaman ne olur dedi, şu şu olur ben de en fazla bir gün çok yoğun üzülürüm ama sonra muhtemelen hayata devam ederim dedim. Olay da bu bence. Yokluğuyla baş edemeyeceğiniz hiçbir şeye tutunmamak, en kötü ne olur diye sormak duydulduğu kadar da negatif değil bence.. Belki bu yüzden çoğu girişimci en az iki kere iflas ettikten sonra milyoner oluyor. Varlığı sindirmek için yokluğa tahammül eşiklerini arttırmaları gerekiyor belki de.